Yörelerdeki söylenişlerine göre taş kekiği, dağ kekiği, akbaş kekik ya da İzmir kekiği gibi isimler alabilen bilyalı kekik, taşlık ve tepelik yerlerde açmayı sever. Zaman içinde aşırı toplanma nedeniyle bugün dünya genelinde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı için bu bitkinin toplanmasına sınırlama getirilmiştir.
Vücuda fayfalı bir çok polifenolü bünyesinde barındırarak tam bir antioksidan deposu bilyalı kekiğin içerisinde uçucu yağlar da bulunur.
Halk arasındaki ana kullanım amacı, çoğunlukla mide ağrısıdır. Toprağın üstündeki bütün parçaları kurutularak daha sonradan demlenerek içilmek üzere saklanır. Kaynamış suyun içerisine atılan bilyalı kekik, 5 dakikalık bir bekleme süresinin sonunda tüketilir. Günlük 2 fincan içilerek tüketimi, dengeli ve risk içermeyen bir dozdur.
Mide ağrıları ve hazımsızlıkta, bilyalı kekik yağını kesme şekere damlatarak tüketenler olduğu gibi bilyalı kekik yağı, ılık su ile karıştırılıp da içilebilmektedir.
Bilyalı kekiğin suyu oldukça acı olduğu için hazımsızlık gibi şikayetlerde genellikle su ile seyreltilerek yarım bardak içilir. Bilyalı kekiğin diğer tüketim alanları şu şekildedir;
- Mide rahatsızlıkları
- Öksürük
- Tansiyon dengesizliklerinde düzenleyicilik
- Sindirim rahatlatıcı
- Kan şekerini düşürücü
- Diş ağrılarında
- Dezenfektan olarak
- Spazm giderici
- Gaz söktürücü
- Safra söktürücü
- Terletici
- Adet düzenleyici
- Balgam söktürücü
Dozunda kullanıldığı sürece ( günlük 2-3 fincan) herhangi bir yan etkisi gözlenmeyen bilyalı kekiğin yayılma alanları Batı Karadeniz, Ege ve Akdeniz bölgeleridir. 65 cm’ye kadar uzayabilen, tüylü, yarı çalımsı bir bitkidir. Yaprakları saplı ya da yarı saplı, kalpsi veya eliptik, boyu ise 3-22 mm arasındadır. Çiçekleri beyaz renkli, bitkinin ucunda ve toplu haldedir.